23 Ekim 2024
Rekabet Kurumu (“Kurum”), hazırlık çalışmalarını tamamladığı İş Gücü Piyasalarındaki Rekabet İhlallerine Yönelik Kılavuz Taslağı’nı (“Kılavuz Taslağı”) 16 Eylül 2024 tarihinde yayımladı.
Kurum, hazırlanan Kılavuz Taslağı ile,
yönelik temel ilkelerin ortaya konulmasının amaçlandığını ifade etmiştir.
Kurum, Kılavuz Taslağı’nda ilk olarak mevcut durum üzerine genel bir çerçeve çizmiştir. Kurum tarafından özellikle;
vurgu yapılarak Kılavuz Taslağı’nın rekabetin engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı davranışların iş gücü piyasaları üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesine ilişkin temel ilkeleri ortaya koymayı amaçladığı belirtilmiştir.
Kurum, öncelikle çalışanların emeğinin karşılığını oluşturan unsurun yalnızca ücret olmayıp çalışanlarca değer atfedilen ve çalışan hareketliliğine etkisi olan her tür çalışma koşulu olduğu tespitini yapmıştır. Bu doğrultuda, ücret tespiti anlaşmalarının, teşebbüslerin çalışanlarının; ücretleri, ücretlere ilişkin zam oranları, çalışma süreleri, yan hakları, tazminatları, fiziki çalışma şartları, izin hakları, rekabet etmeme yükümlülükleri gibi çalışma koşullarını birlikte belirledikleri anlaşmalar olarak tanımlanabileceği belirtilmiştir.
Ardından Kurum tarafından ücret ve çalışma koşullarının Kanun’un 4. Maddesi kapsamında fiyatı oluşturan maliyet ve/veya alım şartı olarak değerlendirildiği belirtilerek bu unsurların tespitine yönelik anlaşmaların aynı madde uyarınca hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır. Bu bağlamda, bu tür anlaşmaların amaç bakımından ihlal teşkil ettiği ve kartel olarak kabul edildiği ifade edilmiştir.
Kurum, çalışan ayartmama anlaşmalarını, bir teşebbüsün bir başka teşebbüsün çalışanlarına iş teklif etmemesine veya bu çalışanları işe almamasına ilişkin olarak doğrudan veya dolaylı şekilde yapılan anlaşmalar olarak tanımlamaktadır. Kurum’a göre, bu tür anlaşmalar arz edilen emeğin teşebbüsler arasında yapay olarak paylaşılması amacını taşımaktadır. Bu bağlamda, bu tür anlaşmaların da amaç bakımından ihlal teşkil ettiği ve kartel olarak kabul edildiği ifade edilmiştir. Kurum, bu tür anlaşmaların üçüncü bir taraf aracılığıyla yapılması durumunu da değerlendirmiş ve bu durumda üçüncü tarafın da ihlalin tarafı haline gelebileceğini vurgulamıştır.
Kurum, Kılavuz Taslağı kapsamındaki bilginin, iş gücü ile doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunan her türlü veriyi; bilgi paylaşımının ise söz konusu veri tiplerinin teşebbüsler arasındaki değişimini ifade ettiğini belirtmiştir. Bu bağlamda, bilgi değişiminin teşebbüsler arasında doğrudan gerçekleştirilebildiği gibi aracı kurumlar üzerinden de yapılabildiği ifade edilmiştir.
Kurum, iş gücü pazarında rekabet eden teşebbüsler bakımından çalışanların; ücretleri, ücretlere ilişkin zam oranları, çalışma süreleri, yan hakları, tazminatları, fiziki çalışma şartları, izin hakları gibi her türden çalışma koşullarına ilişkin bilgilerin rekabete duyarlı bilgi olarak kabul edildiğini ve bu bilgilerin değişiminin rekabeti kısıtlayıcı amaç veya etki doğurabileceğini vurgulamıştır. Kurum’a göre, bilgi değişiminin rekabeti kısıtlayıcı etkisinin değerlendirilmesinde, ilgili pazarın özellikleri, değiştirilen bilginin niteliği ile bilgi değişiminin uygulanma şekli dikkate alınmalıdır.
Kurum, yan sınırlamaları; rekabeti engelleme, bozma ya da sınırlama amacı veya etkisi olmayan bir anlaşmanın taraflarına getirilen ve bu anlaşmanın esasını oluşturmamakla birlikte, anlaşma ile ulaşılmak istenen hedeflerin hayata geçirilmesi için gerekli ve bu hedeflerle doğrudan ilgili olan kısıtlamalar olarak tanımlamıştır.
Kurum, teşebbüsler arasında yapılan ve rekabete aykırı olmayan asıl anlaşmalara tabi iş gücüne yönelik kısıtlamaların yan sınırlama olup olmadığı değerlendirirken, söz konusu kısıtların asıl anlaşmayla doğrudan ilgili, gerekli ve orantılı olup olmadığına bakılacağını vurgulamıştır.